11 Kasım 2008 Salı

KAHRAMANLAR ÖLMEZ

KAHRAMANLAR ÖLMEZ

Rahat uyu Atam. Saygı ve sevgiyle hatırlıyoruz.

Kahramanların doğası insanüstüdür.
Ama Kahramanlar insandır.
Yaşadıkları devirde zorlukları ve güçlükleri insanüstü bir güç ve azimle aşarak içinden çıktıkları insanlığın kahramanı olurlar.
Kahraman aynı zamanda; insanlığın ulaşması gereken bir sonraki *İnsan* olma yüksekliğidir.
Kahramanların insani yönleri her zaman unutulur.
Ne tuhaftır ki insanlar; kahramanların da kendileri gibi insani ihtiyaçları, duyguları ve tutkuları olan insanlar olduğunu kabullenmek istemezler.
Hatta kahramanların insanı yönlerinin bilinmemesi için kahramanları ellerinden geldikçe yüksek bir yerlere tabu olarak yerleştirip özel günlerde hatırlamak üzere saklarlar.
Bu nedenle kahramanlarla ilgili efsaneler, bir insanın asla nasıl olduğuna aklının eremeyeceği masalımsı mitolojik hikâyeler üretilir.

Çünkü bu dünyada insan olmak güçtür.
Güçlük nefsin bizleri götürdüğü çıkmaz sokaklarda ve sapa yokuşlarda bir süre dolanmayı ve “ben” merkezli egolarla göze göz dişe diş bir rekabetin sürdüğü ve insanı özelliklerimiz gün be gün yitirdiğimiz sefilliğimiz aşmanın güçlüğü ve alışkanlık haline gelen konfor alanımızı terk etmenin rahatlığıdır.

Zayıflıklarımıza ve nefsimizin arzuları için nedenlerimiz vardır. Nedenlerimiz nefsimizin yaşamını sürdürdüğü alacakaranlık kuşağıdır.

Eğer kahramanların insan olduğunu kabul edersek, bildiğimiz basit sıradan duyguları hüzünleri acıları arzuları olana insan doğasıyla tezat yapı oluşturacaktır.
Çünkü bizimde bir insanken aynı zamanda bir kahraman olma gibi bir potansiyelimizin olduğu gerçeği nefsimizin kabul edebileceği bir durum değildir. Çünkü kahraman olmak için korkularına endişelerine ölmen ve küçük insan doğanı aşman gerekir.

Her zaman için nefsimizin arzuları doğrultusunda küçük yaşamlarımızda yaşarız. Ve her zaman geçmişi konuşuruz. Gelecekteki başarılarımıza öykünürüz ve bizleri kahramanın getirip geçmişte bıraktığı - yerden ve yükseklikten anlayış olarak - milim ileri gidemeyiz.

Ve işler gün gelip karıştığında; tek dişi kalmış medeni nefsler ülkenin tüm kalelerini zapt ettiklerinde ve tersanelerine girdiklerinde, gaflet-delalet ve hıyanetler ayyuka çıktığında; yine kahramanın gelip bizi karanlıklardan, ihanetlerden, sefillikten ve acizlikten kurtarmasını bekleriz.

Oysa kahramanlar tarihin belirli momentlerinde bir kereye özel; ırkına bir -Anlayışı ve Bilinci sunmak- için gelir. Kısaca ırkını bir bilinç eşiğinin üstüne; gerçekten insanüstü bir imanla, sadakatle, zekâyla, yüksek erdemlerle taşıyan ve hatırlatandır. İnsanlarını ellerinden tutarak bir adım daha aydınlığa götürendir.

Aydınlıkta durmak ve bir kez daha hatırlamak için tarihte yeterli materyal vardır. Geriye kalan görev aydınlıkta durabilmek ve örnek Ol’An kahramanı hissederek hatırlamaktır.

Hatırlanması gereken;
Kahraman olmanın; milletine aşkla hizmetle sadakatle adanmak olduğudur.
Adanmak ve sadakat nefsi Ol’Anın erdemi değildir.
Asil Ruhların faziletidir.
Fazilet karanlığa doğan güneş gibidir.
Ancak asil Ruhlar fazileti taşıyabilir.
Çünkü faziletin yükü ağırdır.
Ve dünyada Hizmet olarak görünüşe çıkar.
Ve hizmet Ruhun yegane erdemi ve mutluluğudur.

Atatürk’ün bizi götürdüğü ve yükselttiği aydınlık bağımsızlık ve özgürlüğün tepeleridir.
Atatürk; özgürlüğün tepelerine milletiyle birlikte çıkmıştır.
Büyük Şef’dir ve Önden Yürüyen’dir. Kahramandır.

Türk Milleti de Ata’sı ile özgürlüğün ve bağımsızlığın tepesine birlikte çıktığı için kahramandır.

Kahraman olmak; insan olmanın binlerce yıllık sefaletini acısını yoksulluğunu, aczinin bilgisini içinde taşımana rağmen yine de onlara biraz ışık biraz özgürlüğü getirebilme adına, ulusuyla birlikte belirli bir niyetle Tarih Sahnesine çıkmanın iradesinde kalarak; insanoğluna ait tüm acizlikleri ve ataleti, sefilliği ve yoksunluğu çaresizliği aşabilmektir.

Kahraman Olmak; insan doğasından getirdiğin korkularına ve insanoğlunun sana ihanetine rağmen, her An’da yine sorumluluğu alarak karanlıklara ve ölümün sınırlarına kendinle birlikte tüm bir milletin ve milletinle birlikte tüm “insanlığın“ özgürlüğü için adım atabilmektir.

Kahraman olmak; Milletinin niyeti için biteviye EYLEMDE olmaktır.
Eylemsiz hizmetin, merhametin ve sevginin; kötülüğün tohumu olduğunu bilerek, az zamanda çok işleri bütün bir milletin en yüksek hayrına başarmaktır. (ki Türk Milletinin niyeti özgürlük ve bağımsızlıktır.)

İnsanlar kahramanları asla asla aralarına almadılar.
Ve kahramanları gibi yaşamadılar.

Ve Kahramanları; bir insan olduğu için ve insan doğasını çok iyi bildiği için geriye YAŞAYAN SÖZLER bıraktı.

Yaşayan Sözler; okundukça kalplerde KAHRAMANLAR ÖLMEZ diye fısıldıyordu.
Ve anlamayana masalı, anlayana ve idrak edene bağımsızlığın ve özgürlüğün ANAHTRINI bir kez daha sunarak işaret parmağı ile milletin bir sonraki hedefini ve önündeki Yüksek Tepeyi gösteriyordu.

Yaşayan Sözler 1

“Silâhı ile olduğu gibi aklı ile de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti, ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. Milletimizin sâf seciyesi istidat ile doludur.” Mustafa Kemal ATATÜRK - 15 Temmuz 1921

Yaşayan Sözler 2

“Ey Türk Gençliği Birinci Vazifen Türk İstiklalini ve Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
…….
…….
…………muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” Atatürk


Yaşayan Sözler; Ölümsüz Kahraman Atamızdan yansıyarak sonsuz kez yüreklerimize söylendi…

Her An’da Yaşayan Sözleri duyanlara ve gereğini yerine getirenlere Ne Mutlu.


Yazan Nilgün Nart
10.11.2008 İstanbul / Turkiye


(Halen yazmaya devam ettiğim Türk Ol’mak ve Atatürk’ü anlamak kitabımdan alıntıdır. )

Rica; Atatürk ve Türk olmak ile ilgili yazıları izinsiz kullanmayınız lütfen.

30 Ağustos 2008 Cumartesi

BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK BİZİMDİR

BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK BİZİMDİR


Atatürk, Milleti için Bağımsızlığı ve Özgürlüğü gerçek kılmıştır.

Bağımsızlık ve Özgürlük; İnsan olabilmenin temel ilkesidir. İnsanoğluna ait diğer bütün faziletlerin hepsi özürlüğün üzerinde yükselir.

Özgürlük ve Bağımsızlık yoksa, ortada İnsan da yoktur.
Gerçek insanların olmadığı yerde, zulum, esaret, sefalet, acı, korku vardır.
İnsan; Özgür ve Bağımsızsa, dünyada İnsan Olmanın farkını yaratabilir. Ve diğerlerine yardımcı olabilir.

Özgürlük ve Bağımsızlık, insanı sefilliğe ve tutsaklığa düşüren her türlü; düşmandan; ülkeni, insanını, insanlığını, geleceğini, kültürünü değerlerini ve hatta ruhunu işgal edenlerden kurtulmaktır.

Atatürk Özgür ve Bağımsız Bir Ruh’tur.

Bağımsızlığı ve Özgürlüğü ancak ve ancak özgür ve bağımsız olan insanlığın İnsan Ataları; özgür ve cesur Ruhlar düşleyebilir.

Atatürk; Milleti için bir vizyon görmüştür.
Vizyon bağımsızlık ve özgürlüktür.
Vizyon Atatürk olduğunda gerçektir. Çünkü bunu düşleyen tasarlayan ve milleti ile birlikte gerçek kılan Atatürk’tür.
Türk Milleti ve Türkiye; Atatürk olduğunda gerçektir.
Ve gerçek olmuştur.
Ve Atatürk özgürlüğün ve Bağımsızlığın simgesidir.

Ve tarihte Atatürk’ten ve vizyonlarından görebileceğimiz ve idrak edebileceğimiz gibi Lider olarak ortaya çıkan kişi gerçek ise milleti de gerçek olur devleti de.

Eğer ülkenin Lideri veya liderleri gerçek değilse, kendilerinin “kim” ve “nereye” ait olduğunu bilmiyorlarsa ve içinden geldikleri ırk ve tür ile ilgili bağlantıları zayıfsa;Tarih sahnesinde yüzlerce yıldır emperyalist niyetlerle, tasarladıkları oyunlarla insanlığın kanını canını insanlığını geleceğini ve gezegeni sömürenlerin oyunlarına bir maske bulup katılmaktan ve sıfır yok oluşa adım adım yürümekten başka çaresi yoktur. Emperyalistlerin ellerinde kukla olur.


Çünkü her ulus belirli bir niyetle Tarih Sahnesine çıkar.
Bir ulus hangi niyetle tarih sahnesine çıktıysa basitçe öyledir. O niyettedir. Başka bir varoluş düşünülemez.

Türkler Tarih Sahnesine; Bağımsızlığı ve Özgürlüğü varlıklarının her alanında kendi ırkları için yaşayarak gerçek kılmak ve diğer insan kardeşleri içinde örnek olarak ve yardım ederek; koruyarak kollayarak esirgeyerek gerçek kılmak niyeti ile çıkmıştır.
Gerçek Güneş gibidir. Güneş doğduğunda karanlıklar gider.

Tarih sahnesinde bazen niyetin yolundan çıkılsa da, o milletin içinden birisi çıkar.
Ve o milletin niyetini ve vizyonunu tutar ve tekrar hizalayarak milletin vizyonunu ve niyetini bir kez daha gerçek kılar.
Ve bu kişiler O Milletinin Ulusunun kahramanı olurlar.
Kahraman olmak her şeye rağmen ait Ol’duğu Milletin Tarih Sahnesine çıktığı niyette ve vizyonda kalmaktır.
Kendini bu uğurda yakmaktır.
Biteviye kendini ve hayatını Milletin kutsal amacına adamak ve adanmaktır.
Kahraman olmak Tekbaşına olmaktır.
Kahraman Ol’mak cesur Ol’maktır.
Kahraman Ol’mak yüreğini önce Milletinde sonra Tüm İnsanlıkta kaybedebilme Gücüdür.
Yüksek değerler için yaşamak ve yaşanmasını, kendi yaşamını bu değere adayarak öğretmektir.

Ve yarattığı eserle, unutmamaları için; sonsuza kadar nesline ve tüm insanlığa Tüm insanlık için; Niyeti; bağımsızlığı ve özgürlüğü haykırabilmektir.

“Yurtta barış Dünyada barış” diyebilmektir.

Ve Atatürk Bir kahramandır. Gerçek Bir İnsan’dır.

Değil Türklerin tüm İnsanlığın Atasıdır.


Yazan Nilgün Nart
02/02/2008 / İstanbul / Türkiye


Halen yazmaya devam ettiğim Türk Ol’mak ve Atatürk’ü anlamak kitabımdan alıntıdır. 2010 Yılında yayınlayacağım)

Rica; Atatürk ve Türk olmak ile ilgili yazıları izinsiz kullanmayınız lütfen.

ZAFER VE ÖZGÜRLİK BİZİMDİR.

ZAFER VE ÖZGÜRLİK BİZİMDİR.

Ey Türk
Ey Göklerin Oğlu
Ey Yıldızların Kızı
…..
…..
…..
Hatırla; kim olduğunu ve nereden geldiğini
Hatırla; Gök Yıldızlarından dünya toprağına savrulduğun Sonsuz An’ı

Hatırla
Hatırla ki
Kırılsın seninle tutsaklığın zincirleri
Düşsün maskeler herkesin yüzünden
Yedi düvenin karanlığı titresin bitişin sesinden
…..
…..
…..
Vakit şimdidir.
Mevsim hasat mevsimidir.
Gün; güneşin doğudan doğduğu gündür.

Kutlu Ol’sun tarihteki insanlık ve özgürlük için Sessiz Yürüyüşün.

Kutlu olsun “Kendine Uyanışın”

Uyan son sözü söyleyecek Ol’AN.

Uyan, uyan ki; seninle doğsun yeni İnsan
Uyan, uyan ki; karanlıklar sonsuza kadar çekip gitsin dünyadan
Uyan, uyan ki; Güneşler doğsun doğudan

Uyan, uyan ki; olsun insanoğlu özgürlüğü bağımsızlığı asaleti ve adaleti anlayan

Uyan, uyan ki; görülsün artık Dünya Toprağında “Ata İnsan”


Yazan Nilgün Nart
20/02/2008 İstanbul / Türkiye


(Halen yazmaya devam ettiğim Türk Ol’mak ve Atatürk’ü anlamak kitabımdan alıntıdır. 2010 Yılında yayınlayacağım)